Colmar 2016 yılının Aralık ayında radarıma girdi. Ben daha nasıl oldu anlayamadan Colmar’ın Christmas ruhu ekranlardan taştııı, aramızdaki binlerce kilometreyi fiber optik kablolarla aştııı ve beynimin plan yapma ve karar alma bölgesini ele geçirdi! Meğer farkında olmadan kendimle sessiz bir anlaşma yapmışım ve 2017’nin son günlerinde Colmar’da olmayı kafama koymuşum : )

Bunun üzerinden birkaç ay geçti; 2017-2018 kış dönemi kampanyaları başladı başlayacak, eli kulağında… Planlar yapıyoruz biletler uygun olursa Eylül’de buraya gidelim, Mart’ta şuraya gidelim… “Yılbaşında da Colmar’a gidelim mi?” diye soruverdim bir an, başka hiçbir seçenek üzerine düşünmeden. Fizibiliteler yapıldı, kampanyalar beklendi ve kısa bir süre sonra bizi yılbaşında Colmar ve Strasbourg’a götürecek biletleme yapıldı : ) Böylece kendimizi yılın son iki gününde Colmar’ın kurabiye evleriyle yılbaşı ışıltılarının yaptığı valsi izlerken bulduk.

Colmar'ın en ikonik evleri

Colmar’ın en ikonik evleri

Colmar, Alsace Bölgesi’nin meşhur üzüm bağlarıyla çevrilmiş, doğa harikası bir yer. Mevsim kış olmasa en önemli durağı Colmar olan 170 km’lik Alsace Şarap Rotası’nı uçtan uca gezer, bunun için de mutlaka bir araç kiralardık ama açıkçası kara güvenemedik ve araç kiralamama kararı aldık. Colmar bizi çok güzel bir havayla karşıladı ama araç kiralamadığımıza pek de pişman olmadık.

Bir kere Colmar’ın içinde ne araca ne de toplu taşımaya ihtiyaç vardı; Alsace Şarap Rotası’ndaki diğer iki durak olan Kaysersberg ve Rouffach’a da otobüs ve trenle rahatça ulaşabildik. Tek sorun, görmeyi çok istediğimiz Eguisheim, Ribeauvillé ve Riquewihr’e ulaşmak için kullanacağımız otobüslerin dönem itibariyle sefer sayılarındaki azlık ve gidiş-dönüş saatlerinin planlarımızla örtüşmemesiydi. Aracımız olsaydı Colmar’a bu kadar yakın mesafedeki bu güzellikleri de mutlaka görürdük ama, gezip görebildiğimiz yerler bizi hayal kırıklığına uğratmadı ve “keşke” dedirtmedi, o yüzden çok da dert etmedik : )

Yine de güzel havalarda giderseniz Alsace Şarap Rotası’ndaki birbirinden güzel durakları rahat rahat gezmek için araba kiralamayı göz önünde bulundurun deriz. Yurt dışında araç kiralamak konusunda sorularınız varsa Yurt Dışında Araç Kiralama yazımızın size fikir verebileceğini düşünüyoruz : ) Alsace Şarap Rotası’nı da bizzat yapamadık ama konuyla ilgili bir çok not almıştık; en kısa sürede kısa bir bilgilendirme yazısı hazırlamak niyetindeyiz.

Bu arada, eğer Colmar’a Noel pazarları zamanında gitme planınız varsa Avrupa’nın En İyi Noel Pazarları yazımıza da mutlaka göz atmalısınız. Burada Colmar Noel pazarlarını da anlattık!

 

Colmar’da Gezilecek Yerler

Colmar gezi rehberimizin detaylarına girmeden önce bir-iki küçük noktaya değinmek istiyorum. İlki Colmar’ın güzel siluetinin gizli kahramanları olan, evlerin köşelerinden fırlayan aşırı tatlı ferforje tabelalar. Colmar sokaklarını arşınlarken sürekli kafam yukarıda gezip mehter marşı adımlarıyla yürümemin nedeni işte bu muhteşem tabelalar ve onları fotoğraflama çabalarımdır : ) Sizlerin de dikkatini mutlaka çekeceklerdir ama yine de bu tabela olayının özel bir vurguyu hak ettiğini düşünüyorum. Hele şarküteri Zimmerlin ve Fincker Frères’in, Martin Musslin fırının, şarap dükkanı La Sommeliere’in tabelaları biraz daha özel. Nedeni yazının ilerleyen kısımlarında detaylıca bahsedeceğimiz Colmar’ın ünlü karikatüristi Hansi’nin elinden çıkmış olmaları.

Bir diğer nokta ise Colmar’ın renkli gece hayatı! Gece hayatı diyince aklınıza çılgın partiler barlar gelmiş olabilir; çok normal : ) Benim anlatacağım farklı.. Colmar’ın tamamına yayılmış 1100 ışık kaynağı sihirli bir fırça gibi geceleri Colmar’ı baştan başa boyuyor. Colmar’ın doğal ve mimari güzellikleri yıl boyunca Cuma ve Cumartesi geceleri; Christmas, Alsace Şarap Fuarı, Uluslararası Colmar Festivali gibi özel zamanlarda ise her gece rengarenk ışıldıyor. Bazı binaların önünden geçerken kaldırımlara gömülmüş renkli ışıklar görebilirsiniz; onlar bu amaçla kullanılıyor işte : )

Biz Colmar’a Strasbourg’dan trenle geldik. Tren istasyonu Gare de Colmar, otelimiz ibis Budget Colmar Centre Ville’e 10 dk’lık yürüme mesafesindeydi. Kaysersberg otobüsleri garın önünden kalktığı; Rouffach’a ve dönüşte Basel’e de trenle gittiğimiz için otelin konumu bizim için çok avantajlıydı. Tarihi şehir merkezi de otele 4-5 dk yürüme mesafesinde olduğundan, yorulmaya başladık mı otelimize dönüp dinlenerek rahatlıkla Colmar’ın altını üstüne getirebildik : )

Gelin şimdi Colmar’ı bir de birlikte gezelim!

Musée Unterlinden

Musée Unterlinden tarih öncesi zamanlardan 21. YY’a ait eserlere kadar neredeyse 7000 yıllık bir koleksiyona sahip.

Bilmeyen biri müzenin bulunduğu Unterlinden Meydanı’na (Place Unterlinden) baksa, meydanın tam ortasından geçen Sinn Kanalı’nın iki yakasında bulunan binaların yer altından bir koridorla bağlı olduğunu kolay kolay anlamaz. Müzenin eskiden manastır olarak kullanılan binasında şu an Orta Çağ ve Rönesans eserleri sergileniyor. Müzede sergilenen en önemli eser olan Isenheim mihrabı da bu manastır binasının şapelinde yer alıyor. Meydanın diğer yanında kalan bina ise eskiden hamammış. Bu binada Monet ve Picasso gibi ressamların eserleri sergileniyo. Bina aynı zamanda geçici sergilere de ev sahipliği yapıyor. İki binanın ortasıda kalan küçük ev şeklindeki bina da müzeye ait.

Musée Unterlinden

Musée Unterlinden

Müze her gün 10:00-18:00 arasında gezilebiliyor ve giriş ücreti 13 Euro. Eserler bizim ilgimizi çekmedi ama kemerli sütunlarla çevrili avlusunu gezmeyi kafaya koymuştum. Manastır binalarındaki bu mimari beni hep cezbetmiştir ve fotoğraflamaya da bayılırım. Fakat giriş kapısından içeri göz attığımda bunun burada bilet almadan mümkün olmadığını anlayıp vazgeçmek zorunda kaldık : )

Musée Unterlinden’i ziyaret etme niyetiniz olursa detaylı bilgi için müzenin websitesini inceleyebilirsiniz.

The Village Hansi & its Museum

Musee Hansi

Musee Hansi

Colmarlı ünlü sanatçı Jean-Jacques Waltz, nam-ı diğer “Hansi”nin illüstrasyonlarındaki geleneksel Alsace kıyafetleri giymiş dünya tatlısı çocuklara sıkı sıkı sarılıp yanaklarını ısırmak istiyorum! Geleneksel Alsace yemeği sunan pek çok restaurantın tabaklarını da süsleyen bu renkli, naif dünyayı gördüğüm andan beri o atmosfere adım atabilmek için gün sayıyordum resmen.

Bu renkli dünyanın bizim dünyamızla kesiştiği bina, vitriniyle ve süslemeleriyle çocuk kalbinize uzatılan bir elma şekeri sanki! Binanın ilk katı Hansi’nin romantik ve büyüleyici Alsace’ını yansıttığı orijinal eserlerinin yer aldığı bir müze haline getirilmiş. Giriş katta ise kendinizi kaybedeceğiniz hediyelikler ve yiyeceklerin yer aldığı bir dükkan var. Yanınızda mutlaka aklıselim biri olsun yoksa ne var ne yok sepete atabilirsiniz : )  Rengarenk çizimler, kartpostallar, bisküvi kutuları, aklınıza gelebilecek her türlü hediyelik eşya ve şipşirin paketli yiyecekler arasından seçip bavulunuza atacaklarınız Alsace’ı sizinle birlikte evinize taşıyacak : )

Dükkan kısmına giriş pek tabii ki ücretsiz; müzeye giriş ise 5 Euro ve her gün 10:00-18:30 arasında (Pazartesi günleri 12:00-18:00) ziyaret edilebiliyor.  Bu dünyanın perdelerini daha gitmeden aralamak isterseniz websitesini buraya bırakıyorum : )

La Maison des Têtes

Gördüğüm en ilginç ve güzel binalardan biri olan terracota renkli La Maison des Têtes, yani “Kafalar Evi”, Hansi müzesinin tam karşısında bulunuyor. Ünlü mimar Albert Schmidt tarafından 1609 yılında zengin bir tüccar için tasarlanan bu binanın cephesinde tam 106 kafa ve grotesk maske figürü bulunuyor.

La Maison des Têtes

La Maison des Têtes

1895 yılında bu ev şarap üreticilerinin sendika binası haline gelince çatıya ünlü heykeltraş Auguste Bartholdi’nin eseri olan şarapçı heykeli yerleştirilmiş. Kafanızı kaldırıp onunla da göz göze gelmeyi ihmal etmeyin.

Rue des Boulangers

Rue des Boulangers’e, nam-ı diğer Fırıncılar Sokağı’na girer girmez etrafınızı saracak misssssler gibi tereyağlı kurabiye kokuları Maison Alsacienne de Biscuiterie’den geliyor; bakalım kendinize hakim olabilecek misiniz? Biz gerçekten çok zorlandık ama mutluyuz, irademiz kazandı : )

Rue des Boulangers

Rue des Boulangers

Otelden tarihi şehir merkezine giderken kullandığımız iki güzergahtan birinde yer alan bu sokak boyunca bir sürü dükkan bulunuyor. Sokağın sonuna geldiğinizde kendinizi Église des Dominicains’da buluyorsunuz.

Église des Dominicains

Colmar’da Christmas marketler 30 Aralık’a kadar kurulu oluyor. Biz de Colmar’a tam 30 Aralık’ta gittiğimiz için Dominik Kilisesi’nin önündeki meydana (Place des Dominicains) kurulan Christmas markete yetişebildik. 60’a yakın standın renklerine ve kokularına o kadar dalmışız ki hemen arkasındaki Dominik Kilisesi’ni gezmeyi unutmuşuz…

Kilisenin geçmişi 14.YY’a dayanan renkli cam pencerelerinden süzülen güneş ışıklarını izlemek çok romantik olurdu eminim. Yazının girişinde vurguladığım gece şehir ışıklandırması da kilise pencerelerin güzelliğini ön plana çıkarıyor. Kilisenin ziyaret ücreti 1,5 Euro.

Parc du Champs de Mars

Colmar’ın nefes alma alanlarından Parc du Champs de Mars, tren garından otelimize ya da tarihi şehir merkezine giderken kullandığımız güzergahta bulunuyordu. Bu parkın hep ağaçlarla bezeli yemyeşil halinin; tam ortasında yer alan Bruat Çeşmesi’nin (Fontaine Bruat) ise hep fıskiyelerinden güldür güldür sular akan halinin fotoğraflarını gördüğüm için, mevsim itibariyle kupkuru kalmış bahçe ile suları akmayan, havuzu kuru yapraklarla dolmuş çeşme beni biraz hayal kırıklığına uğrattı : )

Fontaine Bruat

Fontaine Bruat

Çeşmenin orjinali aslında Bartholdi’nin eseri ve Amiral Armand-Joseph Bruat’a ithafen yapılmış. Amiralin bronz heykeli dışındaki diğer dört heykel dört kıtayı simgeliyormuş.

Biz gittiğimiz zaman parkın en renkli kısımları Fransa’nın en büyük tahta atlıkarıncası “Carrousel 1900″ ile krepler, wafflelar, sıcak şaraplar ve daha nice cezbedici yiyecek-içeceğin bulunduğu büfe “les Délices du Carrousel” idi.

Carrousel 1900

Carrousel 1900

Parkın kuzeyinde kalan Rapp Meydanı’nda (Place Rapp) ise Bartholdi’nin General Rapp heykeli yer alıyor. Heykel aslında Paris’te Champs Elysées’de sergileniyormuş ama sonra Colmar’a getirilmiş. Christmas zamanında bu meydanda 800m²lik bir buz pisti kuruluyor. Paten kiralamak için 1,50 Euro, pisti kullanmak için de ilaveten 1,5 Euro vererek bu eğlenceye katılabilirsiniz. Bizim gibi müzik eşliğinde buz üstünde çılgın kareografiler sergileyenleri izlemek ise tamamen bedava : )

Bu arada belirtmeden geçmeyelim; parkın en güneyinde kalan ihtişamlı bina Colmar’ın bağlı bulunduğu Haut-Rhin departmanın idare binası olan Prefecture.

Musée du Jouet

Bizim gitme fırsatımız olmadı ama çocuklar ve içindeki çocuğa sıkı sıkı sarılanlar için Oyuncak Müzesi muhteşem bir durak olabilir. Eskiden sinema olarak kullanılan bu binada 700m²’yi aşan bir alanda, 19.YY’dan bugüne uzanan bir oyuncak koleksiyonu sergileniyor. Dünyanın her yerinden oyuncak ayılar, ilk Barbie bebekler, kuklalar, video oyunları, minyatürler, robotlar, trenler… Çocukluğunuza damga vuran her oyuncak burada.

Müze Temmuz-Ağustos ve Aralık aylarında her gün 10:00-18:00 arasında, onun dışındaki aylarda ise Salı hariç her gün 10:00-17:00 arasında ziyaret edilebiliyor. Yetişkinler için giriş ücreti 5,5 Euro. Giriş zamanları ve bilet çeşitleriyle ilgili daha detaylı bilgi için müzenin websitesini ziyaret edebilirsiniz.

Rue des Marchands

Otelimizden tarihi şehir merkezine gitmek için sık kullandığımız bir güzergahta bulunan Place de l’École meydancığında Colmar’ın “kibrit kutusu” lakaplı en küçük evi bulunuyor. Kendisi 25m²cik : )

Hemen akabinde kendinizi Rue des Marchands caddesinde buluyorsunuz. Bu cadde Le Fer Rouge adlı restauranta kadar uzanıyor ve tam bu noktada Grand Rue caddesi ile kesişiyor. Rengarenk kütük çerçeveli evleriyle bir zamanların tüccarlarının evlerinin bulunduğu Rue des Marchands üzerinde görülmesi gereken bir sürü durak var. Örneğin 14 numaradaki özel mülkün kemerli girişinden kafanızı içeri uzatmalısınız; burası aslında 15. YY’dan kalma bir çiftlik evi.

28 numaradaki La Pergola önerdiğimiz restaurantlar listesinde; pembe Art Nouveau cephesiyle dikkatinizi çekecek olan Au Croissant Doré ise kahvaltı ya da bir kahve molası için mutlaka ama mutlaka gitmeniz gereken yerlerden. Hemen karşısındaki bina Salle du Corps de Garde. Binanın görmeniz gereken cephesi Place de la Cathédrale tarafında. Buraya geçmek için kemerli geçitleri kullanabilirsiniz.

Salle du Corps de Garde

Salle du Corps de Garde

Hemen çaprazda Bartholdi Müzesi’nin (Musée Bartholdi) avlusuna çıkacağınız kemerli bir giriş var. Colmar sokaklarında aşağıda yer alan plakaları görüp bunları takip ettiyseniz ulaşacağınız nokta burası. Müzenin bulunduğu bina Bartholdi’nin doğduğu yer. Bartholdi’yi yazıda bolca andık ama en önemli eserinin Özgürlük Heykeli olduğunu söylememiştik : )

Colmar sokaklarındaki Musée Bartholdi yön plakaları

Colmar sokaklarındaki Musée Bartholdi yön plakaları

Üç kata yayılan müzede sanatçının dünyanın farklı şehirlerindeki heykellerinin modelleri ile birlikte Özgürlük Heykeli ve diğer ünlü eseri Belfort Aslanı’nın orijinal modelleri yer alıyor. Bartholdi ailesinin eşyaları da müzede sergilenenler arasında. Müze Mart-Aralık aylarında açık ve Salı günleri hariç 10:00-12:00 ile 14:00-18:00 saatleri arasında ziyaret edilebilir. Giriş ücreti 6 Euro. Detaylı bilgi için müzenin websitesini ziyaret edebilirsiniz.

Musée Bartholdi

Musée Bartholdi

32 numarada yer alan Fortwenger, Alsace’ın ünlü pain d’epices’lerini tatmak için muhteşem bir durak. Çeşit çeşit kekler, kurabiyeler ve hediyelikler arasında kendinizi kaybedeceğinize kalıbımı basarım!

Hemen karşınızdaki yeşil kurabiye ev “Zum Kragen”in köşesinde size tepeden bakan amcaya da bir selam vermeden geçmeyin : )

Zum Kragen

Zum Kragen

Rue des Marchands ‘ın Rue Mercière ile kesiştiği yerde, Zum Kragen’in hemen yanında 1537 yılında şapkacı Ludwig Scherer için inşa edilen Maison Pfister mutlaka dikkatinizi çekecek. Sekizgen kulesi, iki katlı cumbası, ve cephe boyamaları ile Colmar’ın simgelerinden olan bu binanın ismi ise 1800’lü yıllarda burayı restore etmiş ve burada yaşamış olan aileden geliyor. Şu an binanın altında Alsace şaraplarından seçkiler bulabileceğiniz VINUM Maison Pfister Colmar mağazası yer alıyor.

Maison Pfister

Maison Pfister

Tam karşıdaki Rue Schongauer’de yer alan yamuk yumuk Maison Schongauer, Colmar’lı sanatçı Martin Schongauer’e aitmiş.

Maison Schongauer

Maison Schongauer

Maison Pfister’den Rue Mercière’e dönerseniz Saint Martin Kilisesi’ne (Église Saint-Martin) ve kilisenin bulunduğu Place de la Cathédrale meydanına ulaşacaksanız. Rue Mercière’in girişindeki Douceurs et Plaisirs D’Alsace foie gras, pain d’epices, şarap, bisküvi, şekerleme, vs gibi lezzetleri bulabileceğiniz bir başka adres.

Katedral Meydanı’na çıkarken burnunuza buram buram tereyağlı kurabiye kokusu gelirse bilin ki bir başka Maison Alsacienne de Biscuiterie’nin önünden geçiyorsunuz : )

Église Saint-Martin

Saint Martin Kilisesi hiçbir zaman katedral statüsünde olmamasına rağmen boyutları sebebiyle Cathédrale Saint-Martin olarak da adlandırılıyor. Geçmişi 14. YY’a dayanan kilise Alsace gotik mimarisinin önemli eserlerinden kabul ediliyor.

Saint Martin Kilisesi

Saint Martin Kilisesi

Meydanın diğer yanında, Salle du Corps de Garde binasının hemen yanındaki beyaz Alsace evi Maison Adolph 1350’de inşa edilmiş ve Colmar’ın en eski evlerinden biriymiş.

Maison Adolph

Maison Adolph

Grand Rue

Kuzeyde Place Jeanne d’Arc‘tan başlayıp güneyde Colmar’ın en renkli bölgesi olan La Petite Venise‘e kadar uzanan Grand Rue caddesi üzerinde, yeme-içme önerilerimizde yer vereceğimiz bir sürü güzel mekan var. Caddenin görülmeye değer binaları arasında ise Saint Matthieu Kilisesi (Eglise Saint Matthieu) ve kilisenin hemen yanında La Maison des Têtes’in mimarı Albert Schmidt tarafından tasarlanan Gîte des Arcades yer alıyor.

Gîte des Arcades

Gîte des Arcades

Ancienne Douane

Rue des Marchands’ın Grand Rue ile birleştiği yerde, hediyelik eşya mağazası Au Vieux Pignon ile Le Fer Rouge’un muhteşem binalarının domine ettiği bir meydan var. Bu meydanın ve etrafındaki kurabiye evlerin fotoğrafını çekmek için en güzel nokta hemen meydanın karşısındaki Ancienne Douane binası (bir diğer adıyla Koifhus). Orta Çağlarda şehrin ana caddeleri olan Grand Rue ve Rue des Marchands’ın bulunduğu stratejik bir noktada konuşlanan bu bina zamanında gümrük noktası olarak kullanılmış. Şu an çeşitli etkinliklere ev sahipliği yapıyor. Biz gittiğimizde de binanın içinde seramik sanatçılarının, cam ustalarının, ahşap oymacılarının, şapkacıların ve diğer çeşitli zanaatkarların ürünlerini sergilediği bir Christmas market kuruluydu. Hatta üst katında da Oyuncak Müzesi koleksiyonun bazı parçaları sergileniyordu ama biz gezmeyi unuttuk : ) Aklımıza gelip de girmeye çalıştığımızda ise çok geçti; birkaç dakika ile kaçırmıştık ve pazar kapanmıştı.

Ancienne Douane

Ancienne Douane

Ancienne Douane’in altındaki kemerli geçitten geçtiğinizde Lauch Nehri’nin iki yakasını mesken tutan Place de l’Ancienne Douane‘e ve Schwendi Çeşmesi‘ne (Fontaine Schwendi) çıkmış olacaksınız. 1560’larda önemli bir general olan Lazare de Schwendi’nin bronz heykeli Bartholdi’nin eseri. Macaristan’da Türklere karşı savaşan Schwendi’nin Alsace’ın ünlü üzümlerinden Tokay Pinot Gris’yi buradan getirdiği rivayet ediliyor. Bartholdi de bu efsaneden etkilenmiş olacak ki Schwendi’yi elinde üzümle ölümsüzleştirmiş. Bu arada hemen bir dip not düşelim: Hem Macaristan’da hem de Alsace’ta Tokay olarak adlandırılan üzümler yetişiyor. Her ne kadar bu iki üzüm birbirinden farklı olsa da iki ülke “Tokay” isminin sahipliği yüzünden baya çatışma halindeler.

Fontaine Schwendi

Fontaine Schwendi

Petite Rue des Tanneurs ve Rue des Tanneurs

Biz gittiğimizde Place de l’Ancienne Douane’in tamamına yayılmış bir Christmas market kuruluydu. Standları tek tek dolaştıktan sonra kalabalıktan sıyrılıp sessiz sakin Petite Rue des Tanneurs boyunca attık adımlarımızı. Bu sokak ve paralelindeki Rue Des Tanneursboyunca sıralanmış 17. ve 18.YY’dan kalma kütük çerçeveli evler, bir zamanların deri tabakçılarının muhidinde olduğumuzu fısıldadılar usulca. Yüksek katlı kurabiye evlerin arasından geçtikçe evlerin hemen yanıbaşında akan Gerberbach’ta (La Lauch Nehri’nin bir kolu) derileri yıkayan ve kurumaları için evlerinin çatılarına asan tabakçılarla göz göze geliyorduk sanki.

Petite Rue des Tanneurs

Petite Rue des Tanneurs

Marché couvert de Colmar

Rue Des Tanneurs bizi Colmar’ın kapalı pazarına, yani Marché couvert de Colmar’a çıkarttı. Daha ileriye gidip de kendimizi La Petite Venise’in kollarına bırakmadan önce hemen pazar binasının içine koştuk! Çünkü biz şehir pazarlarını gezmeye bayılıyoruz; hele bir de o pazarda enfes yeme-içme noktaları olursa tüm günümüzü o pazarda geçirebilecek potansiyeli barındırıyoruz : )

Marché couvert de Colmar

Marché couvert de Colmar

1865’te inşa edilen bu bina yıllar içinde farklı amaçlara hizmet etse de 2010 yılında tekrar asıl amacına uygun bir şekilde kalıcı kapalı pazar olarak kullanılmaya başlanmış. Perşembe günleri bina dışına da tezgahlar kuruluyor. İçeride manavlardan baharatçılara, kasaplardan balıkçılara, peynircilerden fırıncılara, çiçekçilerden şarapçılara aklınıza gelebilecek her türden tezgah var. Ayrıca İtalya, Vietnam ve Tunus mutfaklarına özgü yemekler satan standlar ile Bistrot Des Halles, 1924 Un Monde de Cafés, Citron et Basilic, Que tal, Légumez-Moi ! ve Le secret de Justin gibi kafe ve restaurantlar da pazar keyfinizi mini bir gastronomik tura çeviriyor. Biz de bu lezzetlere duyarsız kalamayıp Citron et Basilic’e oturduk; bir tarte flambée’yi paylaşıp yanında birer kadeh de Pinot Noir içtik.

Marché couvert de Colmar

Marché couvert de Colmar

Pazarın açık olduğu saatler değişkenlik gösteriyor; websitesinden kontrol edebilirsiniz.

Pazar binasının hemen yanında, Rue des Vignerons ile Rue des Écoles‘ün kesiştiği yerdeki halka açık ücretsiz tuvaletlerin önünde Bartholdi’nin Küçük Şarapçı Çeşmesi (Fontaine du Petit Vigneron) yer alıyor. Elindeki fıçıyı havaya dikmiş kana kana şarap içen bu çocuğun bronz heykeli Marché couvert de Colmar’ın açılışı şerefine hayat bulmuş. Bu heykel aslında orjinalinin bir replikası; orjinal heykel Bartholdi Müzesi’nde sergileniyormuş.

Fontaine du Petit Vigneron

Fontaine du Petit Vigneron

La Petite Venise

Şimdi düşünüyorum da; aylarca içimde büyüttüğüm hayallerin başımdan aşağı yağan konfetiler eşliğinde hayat bulması gibi bir şeydi La Petite Venise’le kavuşmamız… Rue des Écoles üzerindeki köprüde durup sol kıyıdaki Quai de la Poissonnerie boyunca dizili rengarenk kurabiye evleri izlemek ne büyük bir mutluluktu!

La Petite Venise

La Petite Venise

Biz küçükken Monami pastel boyalar hayatımızın en büyük hazineleriydi. Dünyamı kağıtlara 8 renkle aktarırken bir resim yarışmasını kazanmıştım ve -ya 55’li ya 60’lı falan şimdi hatırlayamıyorum- dev gibi bir Monami pastel boya çantası hediye etmişlerdi. Düşünsenize nasıl bir heyecan! Petite Venise’i görünce bu boya çantasını ilk açtığım ana ışınlandım sanki birden; her rengin sonsuz tonu yine karşımdaydı… Tek fark, o zamanlar hayallerini bu renklere boyayan 12 yaşındaki çocuğun, şimdi 32 yaşında ve bu renklerdeki dünyaları kendi gözleriyle görme tutkusuyla yanıp tutuşmasıydı : )

La Petite Venise, Lauch nehri üzerindeki küçük bir kanalın iki yanında peritozundan özenle dokunmuş evleriyle kesinlikle Colmar’ın en büyülü bölgesi. Bir zamanların balıkçılar semtini (fishmonger’s district) oluşturan bu bölgede Quai de la Poissonnerie ve Rue de la Poissonnerie boyunca yürüdükçe, resmen yeryüzündeki bütün renkli şekerlemeleri barındıran bir kavanozun içine düşmüşsünüz gibi hissedeceksiniz kendinizi. Elinizden alıvereceklermişçesine ağzınıza tıkıştırdığınız pamuk şekerin tadında; resmen bir masal! Pulunu yapıştırıp tüm dünyaya göndermek isteyeceğiniz bir kartpostal adeta!

La Petite Venise

La Petite Venise

Hipnotize olmuş bir şekilde adımlarınız sizi Rue Turenne‘e getirdiğinde, köprünün üzerinde durup önce arkadaki manzarayı mı yoksa öndekine mi bakayım derken kendi etrafınızda anlamsızca daireler çizmeniz olası! “Romantik Hotel Restaurant La Marechal”ın üçgen çatılı binasını arkanıza alıp köprünün diğer tarafındaki manzaraya baktığınızda solunuzda St John Şövalyeleri’nin 12. YY’da kurdukları sarı renkli hastane binasını göreceksiniz. Bugün bu bina okul olarak kullanıyor; camlarından anlarsınız : ) Tam karşınızdaki bina ise Wistub La Krutenau; kanal kıyısındaki “balkon”un ve önündeki nostaljik tahta botların sarı hastane binası ile birleşmesiyle resmen canlı bir tablonun içine düşünüyorsunuz. La Krutenau’nun tahta panjurları açıksa Hansi’nin tatlı çocukları oradan size selam verecekler; selamlarını karşılıksız bırakmayın : )

 

La Petite Venise

La Petite Venise

 

La Petite Venise

La Petite Venise

Place des 6 Montagnes Noires

Bu muhteşem manzaralardan ayrılmayı başarabildiğinizde Rue Turenne’den Place des 6 Montagnes Noires’e dönün. Karşınıza Bartholdi’nin Roesselmann Çeşmesi (La Fountaine Roesselmann) çıkacak. Colmar’ı ve Colmarlıların özgürlüğünü açgözlü Strasbourg Piskopozu’na ve onun taraftarlarına karşı savunurken can verdiği söylenen yargıç Roesselmann Colmar’ın ilk halk kahramanı olarak anılıyor.

Ve…

Buraya kadar Colmar’ın en önemli noktalarını gezmiş oldunuz. Artık gerisi size kalmış! İstediğiniz köşeden dönün; hiç girmediğiniz sokaklara girin; avlulardan kafanızı uzatın… Nasıl olsa karşınıza bambaşka bir güzellik çıkacak; kendi Colmar’ınızı keşfedin!

Yine de Colmar’da birkaç gün kalıyorsanız ve yapacak bir şeyinizin kalmadığından şikayetçiyseniz tren garının yakınlarındaki 18.YY barok Adliye Binası (Cour d’Appel de Colmar)nı gezebilirsiniz. Binanın içi oldukça ihtişamlı; giriş salonundaki merdivenler bile değme müze ve saraya taş çıkartır.

Yine tren garı yakınlarındaki Parc du Château d’eau içinde yer alan su kulesi Château d’eau de Colmar (Wasserturm olarak da geçiyor) da vaktiniz kaldıysa görülebilecek yerler arasında. 1886 yılında Alman neo-gotik stilde inşa edilen su kulesi 53 metre uzunluğunda ve 1200 m3 su alabiliyor.

 

Colmar Tekne Turu

Rue de la Herse no.10’da bulunan Sweet Narcisse firması Colmar kanallarında yarım saatlik tekne turları düzenliyor. Kişi başı ücreti 6 Euro. Bu renkli rüyayı bir de kanallar boyunca salınarak yaşayalım derseniz detaylı bilgiyi firmanın websitesinden alabilirsiniz.

 

Colmar’la ilgili anlatacaklarımız bitmedi!  Colmar hakkındaki genel bilgilendirme yazımıza buradan, Colmar Yeme-İçme Rehberimiz’e ise buradan ulaşabilirsiniz.

Colmar hakkında daha fazla fotoğraf için sizleri Instagram hesabımıza ve #yalniziyigezdik_colmar etiketimize de bekliyoruz : )