Ayvalık gezimiz ani bir planlamayla gelişti. Bir perşembe günü önümde yine Google Maps açık bir şekilde bu hafta sonu yakınlarda nereye gidebiliriz diye bakınırken Ayvalık’la göz göze geldik. Sonrası çorap söküğü gibi geldi; gider miyiz diye şöyle bir tartmamız ve kendimizi Airbnb’de konaklama ararken bulmamız 5 dk bile sürmedi. Ardından derin araştırmalar, hem yeni bir yer görecek olmanın hem de mini bir road-trip yapacak olmanın heyecanı, Ege havasını içimize çekerken yüzümüzü ayçiçekleri gibi güneşe dönecek olmanın iç kıpırtısı, deniz sezonunu açacak olmanın 32 diş tekmili birden sırıtışı derken cumartesi sabahının ilk ışıklarına açıverdik gözlerimizi. Yola koyulma zamanı gelmişti. Ege bizi çağırıyordu; geç kalmak olmazdı : )
Ayvalık Hakkında Genel Bilgiler
Ayvalık Balıkesir’in toprakları Ege Bölgesi’nde kalan bir ilçesi. Bu topraklar ülkemizin pek çok yeri gibi tarih boyunca medeniyetlere beşik olmuş. Hititler, Frigler, Lidyalılar, Romalılar, Yunanlar ve Türkler çağlar boyunca kültürlerini ilmek ilmek işlemişler.
Ege Denizi’nde Ayvalık Adaları olarak bilinen 22 ada var. Antik Çağ’da Hekatonisa ya da Apollon Adaları olarak anılan bu adalardaki yerleşim yerlerinden Kydonia (ayva anlamına geliyor) Ayvalık, Nesos ise Cunda olarak günümüze ulaşmış.
Bir zamanların önemli bir liman şehri olan Ayvalık’ın bu statüsüne ulaşmasında Osmanlı Sadrazamı Cezayirli Hasan Paşa’nın payı büyük. Çeşme civarında Rus donanmasıyla savaşırken gemi alev alınca Cezayirli Hasan Paşa karaya çıkıyor. Ayvalık taraflarına geldiklerinde Papaz İkonomou Çanakkale’de bulunan Osmanlı donanmasına ulaşabilmeleri için onlara yardım ediyor. Bu iyiliği unutmayan Hasan Paşa sadrazam olduğunda kendisinden vergi muafiyeti, ticari ayrıcalıklar ve özerklik isteyen papazı geri çevirmiyor ve 1773 yılında Ayvalık’a özerklik tanıyor. Bu sayede zeytin, zeytinyağı ve sabun üretip dış ülkelere satan Ayvalık gelişiyor, zenginleşiyor.
Bölgeye Rumların da yoğun bir göçü olmuş. 19.YY’ın sonunda bölgedeki Türk sayısı 200 iken, 20 bin civarı Rum burayı mesken tutuyormuş. Macaron Mahallesi başta olmak üzere ilçe genelinde “kalıntılarını” gördüğümüz o şahane Rum evleri bu zamanlardan kalma işte. Ayvalık’ı adeta bir açık hava müzesine dönüştüren bu evler Sarımsaklı bölgesinden çıkan gülkurusu renkli sarımsak taşı ile inşa edilmiş. Bu arada Macaron kelimesi yazıldığı gibi okunuyor. Bölgede oldukça yaygın yetiştirilen, kekik ailesinden gelen bir bitki olan mercanköşk’ün Rumcası marjoram’dan geliyor bu isim.
Ayvalık’ın refah günleri 1821’de halkın Yunan ayaklanmasına destek vermesi sonucu sona ermiş. Halk bölgeden gönderilmiş ve ancak 1824’te geri dönmelerine izin verilmiş; özerklikleri de iptal edilmiş tabii. 1919 yılında Yunanlılar tarafından işgal edilen Ayvalık 1922’de kurtarılmış. 1923’te Lozan Antlaşması sonrası nüfus mübadelesi ile Girit, Midilli ve Makedonya’da yaşayan Türkler Ayvalık’a yerleştirilmiş. Mübadelenin etkileri bence oldukça derinden hissediliyor. Terk edilmiş evler harabeye dönmüş, kapılarına vurulmuş asma kilitler paslanmış. Bazıları restore edilerek pansiyon, kafe, dükkan ya da konuta çevrilmiş olsa da Arnavut kaldırımlı dar sokaklar arasında yürürken hayalet bir şehirde dolaşıyormuş hissini atamıyorsunuz üzerinizden.
Sonra bir anda yanınızdan geçen bir teyze size “Hoşgeldiniz, iyi tatiller” diyor gülerek. Boyaları atmış evinin önünde oturmuş gelen geçeni izleyen bir başkasına “günaydın” diyorsunuz, şaşkınlıkla karşılık veriyor. Başka bir sokakta çocuklar oynuyor; bir başkasında tüm aile çıkmış evlerinin önünde çekirdek çitliyor. Açık bir pencereden başka dilde yorgun bir ses duyuluyor. O zaman anlıyorsunuz özlediğiniz, özendiğiniz ancak kavuşmanın artık neredeyse imkansız olduğu o mahalle kültürünün yaşamaya devam ettiğini. Terkedilmiş evlerden geriye kalan hayaletlerin gölgesinde olsa bile…
Ayvalık’a Ulaşım
Ayvalık’ın tarihçesi ve geçmişin izleri biraz hüzünlendirdi; o yüzden hemen toparlayalım ve bu güzel topraklara nasıl ulaşılacağını anlatalım. Tabii biz İstanbul’da yaşadığımız için çıkış noktasını mecburen İstanbul alıyoruz. Farklı şehirlerden gelecekler için farklı rotalar da söz konusu olabilir.
Ayvalık’a şehirlerarası otobüsle yaklaşık 8 saat süren bir yolculukla ulaşmak mümkün. Ayrıca THY ve Pegasus’un Balıkesir Koca Seyit Havalimanı’na uçuşları var. Araç kiralama yoluna gitmeyecekler için Ayvalık’a nasıl ulaşılır konusunu netleştiremedik yalnız. Havaalanının sitesinden kontrol ettiğimizde Ayvalık’a ulaşımın sadece taksiyle ya da toplu taşıma ile sağlandığını görüyoruz ancak toplu taşımanın detaylarına yer verilmemiş. 3-4 kişi değilseniz 41 km’lik yolu taksiyle gitmek pek akıl karı değil. Toplu taşıma konusunda bilgi alamadığımız için buraya yazamıyoruz ancak havalimanı müdürlüğünü aramak faydalı olabilir.
İstanbul’dan kendi aracınızla yola çıkacaksanız İzmit Körfezi’nden giderseniz 6.5, Osmangazi Köprüsünü kullanırsanız 5 saatte Ayvalık’a varabiliyorsunuz. Bir diğer seçenek de Yenikapı ya da Pendik’ten feribota binip Yalova, Bursa ya da Bandırma’ya geçerek oradan yola devam etmek. Biz Anadolu Yakası’nda oturduğumuz için Pendik’ten kalkıp Yalova’ya giden feribotu kullanıyoruz. Yolculuk 45 dk sürüyor. Seferlerle ilgili bilgiler için sizi İDO’nun websitesine alıyoruz. Dilerseniz Eskihisar-Topçular arabalı vapurunu da kullanabilirsiniz. Buradan günün 24 saati doldukça kalkma usulü karşılıklı seferler oluyor. Ücret tarifesine buradan ulaşabilirsiniz.
Kendi aracıyla yola çıkanlar Susurluk’ta mola vereceklerse mutlaka Belediye Dinlenme Tesisleri’nin hemen arkasında kalan Düzdağ Tostçusu’nu tercih etsin. Burası hem fiyat hem de lezzet olarak Yasa ya da Yörsan’ın önüne geçmiş durumda. Kullandıkları sucuk Balıkesir’in ünlü markası Yanturalı. Mihaliç (bir diğer adı kelle) peyniri desen o da aşırı lezzetli. Tostun üstüne domates salçası sürdürmek adetten. Yanında domates söğüş ve acı biber turşusu ikram geliyor. Yolda uyumamak için şoför haricindekilere Susurluk ayranı serbest! Sürücülerimiz lütfen ev yapımı kızılcık şerbetini ya da limonatayı tercih etsin : ) İki karışık tost bir kızılcık 14.5 TL. Bir tost bir küçük çay 6.5 TL. Yasa’da tek tostu 11.5 TL olduğunu söyleyince neyle karşı karşıya olduğunuzu daha iyi anlayacaksınız bence : )
Ayvalık’ta Gezilecek Yerler
Taksiyarhis Kilisesi
Ayvalık’ın ilk kilisesi Taksiyarhis (Başmelek) Kilisesi 1927 yılından itibaren uzun süre Tekel Deposu olarak kullanıldıktan sonra kaderine terk edilmiş. 2012 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca restore ettirildikten sonra 2013 yılında “Taksiyarhis Anıt Müzesi” adıyla ziyarete açılmış. Giriş ücreti 5 TL. Müzekart+’ınız varsa ücretsiz gezebilirsiniz. Ziyaret saatleri 15 Nisan – 2 Ekim tarihleri arasında 09.00 – 19.00, 3 Ekim – 14 Nisan tarihleri arasında ise 08.00-17.00. Detaylı bilgi için buraya buyrunuz.
Çınarlı Camii
Mübadeleden sonra bölgedeki kiliseler hep camiye çevrilerek kullanılmış. Camiye çevrilen Agia İorgi (Aya Yorgi) Kilisesi de etrafındaki çınar ağaçlarından ismini almış.
Saatli Camii
Kiliseden çevrilen bir başka camii olan Saatli Camii eskilerin Agia Ianni (Aya Yanni) Kilisesi. Kilisenin çan kulesi saat kulesine çevrilince ismi de Saatli Camii oluvermiş.
Şeytan Sofrası
Ayvalık Adalar Tabiat Parkı içinde yer alan bir tepenin zirvesinde bulunan Şeytan Sofrası muhteşem bir 360 derece seyir terası. Yazının başlarında bahsettiğimiz Ayvalık Adaları’nı içeren muhteşem bir manzarası var. Özellikle gün batımına yakın saatlerde burada resmen gökyüzü şov yaşanıyor.
Böyle yerleri ticarethaneye dönüştürmeye bayılan zihniyetler en güzel manzarayı izleyeceğiniz kısma kafeler açmış, etrafı da camlarla çevirmiş. Oturup manzaranın keyfini çıkarmak istiyorsanız illa ki bu mekanlara oturup bir şeyler tüketmelisiniz. Aksi takdirde burada uzun süre vakit geçirebilmeniz bence imkansız. Aşırı uyuz olduğumu yeterince ifade edebildiysem gelelim buraya neden Şeytan Sofrası adı verildiğine.
Tepede yer alan bilgilendirme levhalarına göre iki ayrı hikaye söz konusu. Birincisi, herkesten kendini soyutlayarak bu tepede yaşayan Panelope adlı bir Rum kızının Ayvalık civarında baş gösteren kıtlığın sebebi olarak gösterilmesine dayanıyor. Halkın kendisini linç etmeye geleceğine dair bir çobandan haber alan Panelope onlara öyle mükellef bir sofra hazırlamış ki halk sofranın cazibesine dayanamayıp Panelope’yi unutmuş; böylece o da kaçarak kendini kurtarmış.
İkinci hikayenin ana kahramanı ise tepede bulunan dilek çaputlarıyla kaplı demir parmaklıklarla çevrili alandaki dev ayak izi şeklindeki çukur. Bölgeye oldukça yakın olan Kaz Dağları, diğer adıyla İda Dağları, Yunan mitolojisinin merkezi konumunda. Mitolojik hikayeye göre Zeus şeytanı cennetten kovmak için Ay ışığı tanrıçası Selene’yi görevlendirir. Selene tarafından kovulan şeytan bir adımını tam bu noktaya, diğer adımını da Midilli’ye atarak kaçar.
Bunlar dışında Hayrettin Paşa Camii (Kato Panaya Kilisesi) ve Ayazma Kilisesi de Ayvalık’ta görülecek yerler arasında.
Ayvalık’ta Konaklama
İstanbul’da yaşayanların araçla Ege Denizi’ne kolayca ulaşabileceği yerlerin başında gelen Ayvalık, turizm beldesi olması sıfatıyla birçok konaklama seçeneği de sunuyor. Şehir içindeki pansiyonların yanı sıra özellikle Sarımsaklı Plajı civarında deniz tatili yapmak isteyenler için de pek çok otel ve pansiyon olduğunu gördük.
Biz Ayvalık’a gitmeye karar verince yaptığımız ilk şeylerden biri Airbnb’den konaklama arayışına girmekti. Burada bulduğumuz Ayvalık Moda Pansiyon kahvaltı ve Airbnb hizmet bedeli dahil 2 kişi gecelik 205 TL’lik görece uygun fiyatıyla; aynı zamanda hem Airbnb hem de TripAdvisor’da aldığı olumlu puanlarla tercih sebebimiz oldu. Macaron Mahallesi olarak geçen, 13 Nisan Caddesi’nin dar sokaklarından birinde yer alan bu şirin pansiyon restore edilmiş eski bir Rum evi aslında. Sahipleri Gökhan Bey ve Elif Hanım oldukça kibar insanlar. Çarşıda, pansiyona çok yakın bir yerde kabak atölyeleri var; gün içinde orada oluyorlar ancak her türlü ihtiyacınızda telefonla ulaşabiliyorsunuz, hemen gelip ilgileniyorlar. Kahvaltıyı da sabah gelip kendi elleriyle sizin yanınızda hazırlıyorlar.
Odalarda klima mevcut. En önemlisi de hem odanın kendisi hem de içindeki banyo çok temiz. Konaklamadan büyük büyük beklentileriniz yoksa bence memnun ayrılırsınız. Daha konforlu bir yer arayanlara Macaron Konağı’nı tavsiye ederim ancak fiyatların yüksek olduğunu vurgulamam gerek.
Yeri gelmişken, Booking.com üzerinden yapacağınız rezervasyonlarda ödediğiniz tutarın %10’unu iade alabileceğiniz indirim linkimize “Booking.com Rezervasyonlarınız için İndirim Fırsatı!” yazımızdan ulaşabilirsiniz. Airbnb kullanmak niyetindeyseniz de, www.airbnb.com.tr/c/baharb96 linkini tıklayarak oluşturacağınız yeni üyeliklerde hemen ilk rezervasyonunuzda kullanabileceğiniz 130 TL bizden size hediye!
Ayvalık Plajları
Ayvalık merkezinde denize girilebilecek bir yer yok ne yazık ki. En meşhur plajlar Sarımsaklı ve Badavut Plajları. Biz zaman kısıtı nedeniyle sadece Sarımsaklı’yı tecrübe edebildik. Her iki plaja da Ayvalık içinden kalkan toplu taşıma araçları ile ulaşım mümkünmüş. Bunlar dışında Duba Plajı, Paşa Koyu ve Şirinkent Plajı da yakın çevrede denize girilebilecek yerler arasında. Bir de Cunda var tabii; o da ayrı bir yazının konusu.
Antalya Konyaaltı Sahili’nde denize girenler Sarımsaklı Plajı’nın çevresini yadırgamayacaklardır; ben çok benzettim. Caddenin bir tarafı kumsal, bir tarafı moteller. Sahilde şezlong-şemsiye kiralayabileceğiniz ya da su sporları yapabileceğiniz işletmeler mevcut olduğu gibi havlunuzu serip takılabileceğiniz alanlar da mevcut. Biz ince kumlu plajına havlumuzu serdik ve herhangi bir şey ya da biri tarafından rahatsız edilmeden keyfimize baktık. Deniz oldukça sığ ve berrak, bu sebeple çocuklu ailelerin de tercihi olacaktır.
Ayrıca belirtmekte fayda var; Ayvalık çevresinin tüplü dalış açısından oldukça tercih edildiğini öğrendik dalan arkadaşlarımızdan. Siz de gelmişken bu deneyimi yaşamak isterseniz Ayvalık’taki dalış okullarını araştırın deriz.
Son bir not; İzmir’e bağlı Dikili ve Bademli plajları buraya oldukça yakın. İmkanınız varsa buralara da gidebilirsiniz; arkadaşlarımız öve öve bitiremedi ancak vakit darlığından biz gidemedik.
Günübirlik Kaçış: Midilli Adası
Midilli, bir diğer adıyla Levos Adası Ayvalık’ın hemen yanı başında. Buraya kadar gelmişken zamanınız varsa mutlaka günübirlik -ya da daha uzun süreli- Midilli Adası’na gidin deriz. Bizim zamanımız yoktu maalesef, ama yolumuzu buraya mutlaka tekrar düşüreceğiz : )
Ayvalık-Midilli arasında feribot seferleri mevcut. İster aracınız ya da motosikletinizle, isterseniz de yayan yolcu olarak Midilli’ye geçebilirsiniz. Pasaportunuzda geçerli bir Schengen vizesi yoksa yolculuktan birkaç gün önce gerekli evrakları ulaştırmak kaydıyla adaya vardığınızda Yunanistan kapı vizesi de alabilirsiniz. Kapı vizesinin nasıl alınacağına dair detaylı bilgiye Turyol’un websitesinden ulaşabilirsiniz.
Feribot yolculuğu 1.5 saat sürüyor. Feribotlar sabah 09:00 ve 18:00’de hem Ayvalık’tan hem de Midilli’den karşılıklı olarak kalkıyor. Ücret tarifelerini incelemek ve online bilet satın almak için Turyol’un websitesini ziyaret edebilirsiniz.
Ayvalık Yeme-İçme Rehberi
Ayvalık deyince akla gelen ilk yiyecek Ayvalık tostu oluyor maalesef. Ancak farklı kültürlerin iz bıraktığı bu topraklarda pişen yemekler yanında Ayvalık tostunu ön plana çıkarmak büyük haksızlık olur.
Ayvalık’ta Ne Yenir?
Papalina
Sadece bu bölgede yetişen ve ismi Rumca’dan kalan papalina balığı hamsi-sardalyeye benzeyen, kılçıkları dahil bütün bütün yenen minicik bir balık.
Sakızlı Dondurma ve Sakızlı Kurabiye
Midilli’den gelen sakızlar Ayvalık’ta muhteşem tatlara dönüşüyor. Sakızlı kurabiye ve sakızlı dondurma buraya gelip de tatmadan dönülmemesi gereken lezzetlerden. Ayvalık’ta ikisi için de ilk adres Güler Tatlıhanesi; ikinci durak da hemen yanındaki İmren Pastanesi. Biz Güler’den yedik ve eşe dosta da kutuyla hediye aldık.
Girit Zeytinyağlıları
Mübadele sonrasında bölgeye yerleştirilenler arasında Giritlilerin olduğundan bahsetmiştik. Zeytinyağlıları dillere destan olan Girit mutfağı Ayvalık’ın da yemek kültürünü şekillendirmiş. Kabak çiçeği dolması, deniz börülcesi gibi zeytinyağlılardan buldunuz mu affetmeyin.
Girit Leblebisi
Siz hiç kumda kavrulmuş leblebi yediniz mi? İş yerinden bir arkadaşımın bize getirdiği Ağın leblebisi ile bu tatla tanışmış ve çok sevmiştim. Ayvalık’ta bir tık daha büyük boyutlusu karşıma Girit leblebisi olarak çıktı. Biraz sert ama kavruk kavruk, şahane bir tat. Bölgedekiler biranın yanında tüketmeye bayılıyormuş. Daha gitmeden bu tadı öğrenmiştik; sahildeki bir büfenin (İş Bankası şubesinin hemen yanında) camında “Girit leblebisi bulunur” yazınca hemen aldık. Büfenin yanında küçük bir kuruyemişçi daha var; aynı yazıyı orada da gördük.
Lor Tatlısı ve Lor Kurabiyesi
Ayvalık-Cunda mutfağında lor çok yaygın kullanılıyor. Kahvaltıda üzerine karadut reçeli döküp yenen tazecik lor dışında lorun diğer güzel halleri de bölgeye özgü lor tatlısı ve lor kurabiyesi. Ayvalık’ta ikisi için de ilk adres Güler Tatlıhanesi; ikinci durak da hemen yanındaki İmren Pastanesi.
Koruk Suyu
Henüz olgunlaşmamış üzümden elde edilen koruk suyu Ege genelinde çok yaygın bulunan, yazın serinlemek için zararlı soğuk içeceklere alternatif doğal bir içecek. Her kahvehanede mutlaka bulacağınız koruk suyunu Ayvalık’ta Şeytanın Kahvesi’nde Türk kahvesi eşliğinde deneyebilirsiniz.
Bu arada buraya Şeytanın Kahvesi denmesinin hikayesini de anlatalım hemen. Mübadeleden hemen önce ailesiyle birlikte Midilli’den Ayvalık’a gelen Halil, çocukluğunda çok zeki ve fırlama olduğu için “şeytan” diye anılırmış. Burada başına gelen kötü bir olay sebebiyle vefat etmiş. Çocukları da ekmek paralarını çıkarmak için işte bu kahvehaneyi satın alıp işletmeye başlamışlar; ismini de Şeytanın Kahvesi koymuşlar. Hala aynı aile tarafından işletilen bu kahvehanenin duvarlarında da anı niteliğinde pek çok fotoğraf var.
Ayvalık Tostu
Geldik şu mühim konuya : ) Ayvalık tostu denen şey bizim orada burada yediklerimizden biraz farklı aslında. Mesela orijinal Ayvalık tostu kaşar değil tulum peyniri ile yapılırmış. Ayrıca burada kavurmalı, sucuklu diye çeşitleri var. Gitmeden önce araştırdık; Ayvalık tostunu tulum peyniri ve sucuklu -mümkünse kasap sucuklu- yemek makbulmüş.
Ayvalık’ta Ayvalık tostu yapan pek çok yer var tabii ki; ama bu tosta özel bir çarşı var. Tostçular Çarşısı’nda sıra sıra bir sürü büfe var. İçeri girer girmez hepsi “buyrun buyrun” diye bağırıyor. Bizim adresimiz belli: Mesut Büfe. Gitmeden önce yaptığımız araştırmalarla gittiğimizde onca büfe içinde yalnız orada kalabalık olması bize doğru seçim yaptığımızı söylüyor. Yine bu çarşıdaki Avşar Büfe de Ayvalık tostu deyince akla gelen ilk isimlerden.
Zeytin ve Zeytinyağı
İstanbul’dan gelirken Burhaniye’den sonra yol kenarında zeytin ağaçları görünmeye başladı mı bizi de bir sevinç aldı : ) Ayvalık Turizm Danışma Bürosu’nun verilerine göre Türkiye’deki 140 milyon zeytin ağacının 2 milyonu Ayvalık’ta bulunuyor. Yörenin coğrafi konumu, esen hakim rüzgarlar ve toprak yapısı burada yetişen zeytinin kalitesine ve lezzetine doğrudan katkı sağlıyor.
Bölgedeki en bilinir üreticiler Kürşat, Özgün, Ekbir ve Köklü. Ayvalık içinde pek çok yerde bu markaların zeytin ve zeytinyağlarını bulabilirsiniz. Ayrıca ilçe girişinde fabrikaları ve fabrika satış mağazaları bulunan markalar da var.
Ayvalık Yeme-İçme Önerileri
Hüsnü Baba’nın Yeri
Gitmeden önce deniz ürünleri ve mezeleri tadabileceğimiz yerleri araştırırken yüksek fiyatlı yerleri elemiştik. Akşam yemeği için planımız da Tik Mustafa’nın Yeri’ne gitmek üzerineydi. 21:30 civarında Tik Mustafa’nın Yeri’nin olduğu sokağa ulaştığımızda sandalye ve masaların ters çevrilmiş, ışıkların da söndürülmüş olduğunu gördük. Normalde gece yarısına kadar açık olan bu restaurant büyük ihtimalle Ramazan sebebiyle kapalıydı.
İkinci seçeneğimiz Ayvalık Şehir Kulübü’ydü ama orası da yürüyerek 20 dk uzakta kalıyordu ve biz baya acıkmıştık. Tik Mustafa’nın Yeri’ne gelmeden önce önünden geçtiğimiz; kalabalık masalarıyla ve çok leziz görünen yemekleriyle “burayı neden az övmüşler ki” dediğimiz Hüsnü Baba’nın Yeri’ne gittik biz de. Garsonlar bize yer gösterdi dışarıda; tam oturduk, Hüsnü Baba geldi bir panik halde! “Ben şimdi size ne yedireceğim, hiçbir şey kalmadı!” diye hayıflanıyor. Dünya tatlısı! Göster dedik ne kaldı. Haydariyle şakşuka kalmış mezelerden; 2 porsiyon da papalina. “Yeter” dedik, “bizim mideler ufak dert etme babacım” : ) “Tamam” dedi, “yanına da mis gibi bir salata yaparım şimdi ben.”
Özet geçelim; gerçekten her şey çok ama çok lezzetliydi. O zeytinyağının tadı da bambaşkaydı. O kadarcık şeyle bile patlama noktasına gelmiştik kalkarken. Hüsnü Baba zaten gelip geçip teftiş etmişti bizi: “O tabaklarda hiçbir şey kalmayacak!”. Çat kapı misafiri gelmiş de evde bir şey yok diye üzülen, torunları gelmiş gibi “o tabaklar bitecek” diye tatlı tatlı tehdit eden Hüsnü Baba cansın can! Hesabı ödedik tam kalkacağız, koca bir tabak meyve.. “Ölmek üzereyiz baba” dedik, çok üzüldü. “Sonraki gelişimizde söz, alacağımız olsun” dedim, “Tamam yavrum” dedi: )
Cafe Caramel
Antikacılar Sokağı’nın hemen bitiminde, beyaz ferforje masaları ve sandalyelerine mavi minderlerin, beyaz dantellerin eşlik ettiği şahane bir kafe Cafe Caramel. Ayvalık tostu gömdükten hemen sonra bir çay içmek için gittiğimizde sahibi Yasemin Hanım ve kızı misler gibi kokan kurabiyeler yapıyorlardı. Nasıl da aklımızda kaldı! Olsun, biz antika fincanımızdan çayımızı içtik o da yeter : )
Kafenin içi gerçekten muhteşem. Her yerde antika parçalar var. Bazıları da satılık. Pencere önünde sergilenen o eşsiz parçalar satılık değil ama bakmaya doyamıyor insan…
Paşa Çorba Salonu
Bir yerde yerellerin tuttuğu bir esnaf lokantası varsa biz de oradayız! Paşa Çorba Salonu adı üstünde çorbalarıyla meşhur. İşkembe, kelle, paça yazın bile her saatte bulunuyor. Biz gittiğimizde de neredeyse tüm müşteriler çorba içiyordu. Öğlen geç bir saate gittiğimiz için zeytinyağlılar azalmıştı ama yine de Girit kabağı, ıspanak, kabak çiçeği dolması ve enginardan oluşan dev bir karışık tabak söyledik.
Diğer Önerilerimiz
Ekşi maya ekmek için: Artizan Bakkal
Kahvaltı için: Pino
Kahve keyfi için: Kvcii Ayvalık ve Kafedemia
Deniz ürünleri ve yerel yemekler için: Ayvalık Şehir Kulübü, Tik Mustafa’nın Yeri, Aivali Food & Art
Kokteyller için: Che, Kraft Ayvalık
Ayvalık’tan Ne Alınır?
Ayvalık’tan alınmadan dönülmeyecek temel şeyler zeytin, zeytinyağı, sabun, sakızlı kurabiye ve lorlu kurabiye diyebiliriz.
Cumartesi günleri Barbaros Caddesi üzerinde, Antikalar Sokağı yakınlarında bit pazarı kuruluyor. Bir pazarını yakalayamazsanız da çok dert etmeyin, Cafe Caramel civarındaki Antikacılar Sokağı’nda güzel parçalar bulabileceğiniz birçok yer mevcut.
Barbaros Caddesi üzerinde de el işi ve tasarım hediyelikler satan birçok dükkan var; buralardan da güzel şeyler yakalayabilirsiniz.
mO / santimetre: Çok şık tasarımlara sahip porselen ürünler bulabileceğiniz santimetre’ye gitmeyi unuttum ben… Dönüşte Cunda’da Ayna’da yemek yerken çok şık tabaktaki santimetre damgasını görünce aklım başıma geldi : ( Websiteleri için buyrunuz.
Çöp(m)adam: Kadın istihdamının artırılmasına ve geri dönüşüm bilincinin oluşturulmasına yönelik bir proje Çöp(m)adam. Sabancı Üniversitesi Toplumsal Duyarlılık Projeleri Direktörü Tara Hopkins tarafından 2008 yılında hayata geçirilen bu projede daha önce düzenli gelire sahip olmamış kadınlar ambalaj atıklarını değerlendirerek çanta, cüzdan gibi objeler üretiyor. Atölyeleri Şeytanın Kahvesi’nin hemen yanında; zaten burası da eskiden bir kahvehaneymiş. Websiteleri için buyrunuz.
Ayvalık hakkında daha fazla fotoğraf için sizleri Instagram hesabımıza ve #yalniziyigezdik_ayvalık etiketimize de bekliyoruz : )
Ayrıca Ayvalık’a kadar gelmişken Cunda Adası’na uğramadan dönmek olmaz! Cunda Adası hakkındaki detaylı rehberimiz için sizi buraya alalım : )